Sozandan

 Onu ve ardını kaplayan bu yer bir muharebe meydanı değil 

Gözlerinin buğusu veyahut içindeki öfke mi kör etti de göremiyorsun 

Masaları, sandalyeleri, oyun alanları ve  çatlaklarıyla yeni bir dünyaya açılan bir şehir burası.

Bu ezbere yaşam, bu yıkma çabası 

Ancak bir şehir için varolabilir.

Usul adımlar atınız efendiler 

Neyin altında ne çıkar 

Bilmeyi unuttum. 





İçimde bu kadar suskunluk olduğunu düşünmezdim.

Kendiliğinden vuku bulan bir sessizlik ve ağlama duvarı bu

Rahatsız etmemek adına kendimle bile konuşmuyorum kimi zaman.

Seslerimin notaları kaybolmuş gibi 

Huzurlu değilim

Ancak bu kulaklara kelimelerin yırtıcı sesinin gelmesi 

Bir varoluş hezeyanı başlaması 

Hatta 

En ufak bir çıtırtı dahi tırmalıyor beni.

Ne birikmiş bu kadar efendiler

Neyeymiş  bunca tedirgin bekleyiş 

Bileydim hangi gecenin ayazında kaldım 

Baharlık bir güneşe bile aldanacak oldum. 

Ancak onlara bakınca anlıyorum sessizliklerin kıymetini

Bazı savaşlar bitmiş 

Loş ışıklı masalara kurulmuş 

En Alaca bulaca konuşmalar.

ben yaralarımla barışmışım meğerse 

Gülle gürültüsü benim huzuruma toz kondurmaz olmuş.

Bu bir ahdmış meğer

Kekremsi bir muğlak duruş oturmuş yüzüme 

Her sabah aynada karşılaştığım sert ve mağrur yüz 

Benim yazgım mı olacak

Gerçeğime dönüşen bir oyun muydum ki?

Yazgıma sertçe karşı çıkmanın bedeli

Gülümsemelerim ve hayalsiz bir ruh olarak kalmak mıydı?

Sahiden yeri var mı kalbimde sevdayla muktedir bir duruş

Bir okşayış bulacak mıyım ürkek ellerde

Yerine ne koyduysam yutan karanlığım 

Bir gün durulup suskunlaşacak mı 

Yoksa Ruhumu kemirerek bitmesini 

Bekleyiş mi düşecek bana..

Yorumlar

Popüler Yayınlar