Metal ve lacivert
Üstüne sinmiş çamurlu savaşın esaretini
Sırtında taşımak zorunluluğu ile hayatta
Her yer kan içinde
Ama yine de mağrur bir duruş onunkisi diyorlar
Her dövüşün izini üstümde taşımayı
Vazifem ve maharetim sanmıyorum elbet
Ancak ne ile kavga ettiğimi hatırlatacak
Boynumdan akıp ellerimden atamadığım bir işarettir bu.
Geride ne kaldığı sorusunu cevaplamak kime düştü bilinmiyor
Çimlerin üzerinde sade bir piknik midir bunları haklı çıkaracak
Yahut keşmekeşten geçilmeyen bir meydan geçişi mi?
Artık duvarların üstünden atlamıyor çocuklar
Duvarlar neye boyandıysa şayet
Çocuklara yasak olduğu öğretildi
Geleceğe inandıracak ne bıraktıysa miras olarak
İtiraz edilip öğretildi yasak olduğu
Öğretildi ve lakin unutmaya yol bilindi
Keza insandır en nihayetinde çocuklar..
'Denize doğru yürünür'
Denmişti kızıl çamların ekimi henüz bitmişken
Ne savaş ne dövüş üstüne gelmişti
Alaca gök indiğinde evlerimize
Nefesin griliğe dahil olduğu yerde
Elbet yürünürdü denize
Bar köşelerindeki sessiz başlar
Sonraları kesilmiş kahkahalar
Neyi unutturduysa kavganın telaşı
Onu hakir görecek bir yükseliş ile alevleniyor köşeler ve bucaklar
Sanki neredeyse gücünün kaynağı
Sönümlendikçe kavruluyor elleri..
Elleri
Sanki hiç acı duymamış gibi
Sanki ilk defa sıcağı tanıyordu
Öyle bir tanımak ki
Nasırları kabarıp patlayınca
Bir uyumsuz varsaymış kendini
Dünyanın bir şeylerle uyumlu olduğu yazgısına kapılıp..
Neden kan değil telaş içindeydi dünya
Nasıl bulunurdu ki onu tamama erdirmek niyetiyle yürüdüğü yol
Asfaltın üzerinde adım bulan her nefesi
Bir mecburiyet yükü ile taşıdığı bunca hezeyan
Geceleri o daha yastığın yerini bilmezken
Koynuna kıvrılan keder
Şu islenmiş cama yazı yazasım gelir
Halbuki
Üstüne bir nokta bile bırakmayacağımın farkındayım
Yanan şehirler ve çatırdayıp kavrulan limanlar değil
Ormanların çığlıkları sarıyor artık uykularımı
Ne var ise beni "ademin" temas etmek durumuna muktedir
Ondan uzak durmayı vazife belliyor
Ademin eline değen
Ondan üreyen
Ve kirleten
Savaşın ve kavganın yüreğinde yer bulan
Elbet budur değil mi
Çünkü yürektir elbet
Dağları ve ovaları yerlerinden eden
Rüyaları ve kabusları şekillendiren
Kalem ve elin değdiği
Sanatın vûku bulduğu her yenilik
Elbetteki ademin toprağa teması ile başlamış olmalı
Ve sonunda savaş, dağların ve de denizlerin ardında kaldığında omzunun üstünden hâlâ korku ile bakacaksın kızıl güneşe..
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Yorumlar
Yorum Gönder