SEL

Resmi belgeler ve kelimelerle geçmiş bir hayatın 
Sayılar ve hesaplanmış çıkarları üzerine uğraşılmış birleşmenin sonucuydun





Elinin altında bir neşter

Başkalarına ait neşelenmiş gülüşler

Ve artık üstünü örtmeye ihtiyaç duyulmayan o televizyon..

Ayaklarının seni nereye götürdüğünden pek de eminsin artık

Bu yatağa  son uzandığında kaybettiklerini hatırlatacakları 

 bir Tiran gaddarlığıyla yakıp süpüren 

Senin dalgın dehlizlerinden başkası da değildi.

Birtakım fısıltları dinlemek uğruna belki de kendini bile feda edecektin o loş ışıklı terasta

 Seni trabzanların nemli soğuğundan kurtaran 

Toprağın filizlendiği mevsimlerin 

Taşıdığı yükten emin ve mağrur karıncaların

Yaradılış duası olsaydı keşke..

Ahşap pencerenin
 her çatlağının içine sızan

Yağmur damlası gibi sürekli dolmalıydı içine sevda

Baktığın her yerde başkalarının hayatlarına daldın

Bir zaman geçti

 bıraksaydın

Savrulmayacaktın fikirlerinle

Ancak yine de uyanışlarını yaşamak uğruna feda ettin.

Bendinin ardı sıra kaybedilmiş savaşları

Hangi uyuşturucu etkisinde zafer sandığını

Bir de senden dinlemek isterdim

Ne zaman yolunu kaybetsen bakışlarını bulutlara dikmenin ardında 

Belki mantık ve fikir aralığında bir anlam bulamayacağız hiçbir zaman

Yine de senin anı saklı kutularını 
yaşam amacı olmasa dahi bir telaş olarak bilmeyi ödev bilirim.

Velhasıl seni özlemek eski şiirlerimi okumak gibi bir şey haline geldi

Orada olduğunu kanıksamayacağım

Ancak artık yol kenarlarındaki ufak çizgileri de seçebiliyorum

Belki de senin boğulduğun kadar derin değildi sularım

İnan yüzmek için hiç bu kadar kulaç atmadım 

Kendimi hiç etmek uğruna süslü kelimeler seçtim

Ne olursa olsun günü kendim dışında bir şeyle sonlandırmak 

Güzeldi aslında 

Alışılagelmiş bir korkunun esiri kaldım güneş meydanında





Neyi kaybettiğimizi bilmiyorum

Giderek küçülüyor ve keyifleniyorum

Hangi cehaletin esiri olduğumu belki de hiç fark etmeyeceğim

Bilmenin yasak olduğu bir diyarın yolcusu olmayı isterdim.

Dur durak bilmeden görmenin

 göğüs göğüse çarpışmanın acısını 

Hangi ahşabın 

Neyle karalara boyanabileceğini bilmezdim belki

Dar zihinlere sahip olmayı

Bilincin basamaklarında koşuşturmaca yaşamadan devam etmeyi

Tenimi kavurmaktan başka amaca hizmet etmeyen Turunculuğu

Göğsümü dolduran nefesi 

Sanki kimse denememiş gibi anlam aramayı 

Olmasa da olurdu 

Aklımı kalbimden sokup atabilmeyi

Belki de aklımı bilincinden mahrum edebilseydim

Anlardım kan ve kızılın hikayesini

Şarapla şöhretlenmiş soyluları

Sanki anlarmış gibi yağan yağmuru

Gülümsediğine inandığım gökyüzünü

Kabuslarının sesini duymamak için 

Bakıyorum da sığınmıyorsun telaşlı kalabalığa

Sakinliğinde duyduğun sesler 

Kendi yolunu gösteriyordur umarım

Hangi kaosun çocuğu olduğunu 

Unutmayacağını 

İkimiz de biliyorduk nasılsa

Hangi katran yüklü zamanın taşıyıcılığı  yapıştı üstüne

Kaldırım beyazı alnında kaldı mı bir parça mimik 

İnsanlığı anımsatacak ?

Sen yalnızca kendini büyütüyorsun işte

Söylemi ödevini kahreden 

Süslü paçavralarla beğendiğin cümle bu

Kaçtığın hiçbir köhne mekan 

Ruhunu kirlerinden arındıramayacak

"Sert konuşma çocuk 

Büyüyünce diline yapışır hissettiklerin"

Mahalle bakkalında duyduğun üç beş parca 

Yaralarına zarar vermiyor diye

Maharet bencilliğinde sanma sakın

Asıl kıymeti kaçınca bulmadın

Bulamazsın hiçbir zaman

Nereye bakacağını bilmeyen eller için

Hangi beden yuva olur ki zaten

Kahve koyusu gözler taşımak

ağır gelmeli de zaten

Hangi parçanın

Nereye ait olduğunu 

Gittiğinde fark etmedin

Şimdi serin akşam üstü sohbeti 

Oval masaları sardığında

Kirpiklerine ağıt yazılan insanları 

Anlamamalıydın da zaten

Neyden kaçtığını bilmediğin bir video oyununa döndü yolculuğun

Ruhunun ayakları olsaydı yine körpe sokaklarda bilmek istemediğin yokuşları çıkar mıydın? 

Sorgularımın temelinde kanımın çekildiği cinayetler yatıyor

Meçhulü gözleyen, gözleriyle farklı işkenceler yaratan

Yarattığını kuşatan

Ve en başında muktedir kıldığı ölümü sunan bakışların var elbet

Nerede olduğu bilinmeyen ilk bahar çiçeklerini aramıyor sevdaya tutuşmuş yakarışlar

" benden gitti bu esaslı şarkılar

sen artık hüznünle sana yabancı kal"

Noktalar koymaktan bedbaht olmuş birisi olsan dahi neyi neden bitirdiğini unutmayacaksın

istersen lanet de 

Kime ne .

- Hangi durgun nehirin yataklarında sevdan filizlendi bilemem ama yerinin noksanlığı bende bir ukte yaratır-

Yorumlar

Popüler Yayınlar