Bir korkunun önemli saatleri

 Şimdi sen diyorsun ki 

bu nasıl sevmek diye

bu da böyle insani bir şey işte

kirli ve beyaz

bazen zehir bazen şeker gibi doyulmaz tat bırakıyor

bencileyin yerin öyleydi ki 

gözlerime kadar zehir doldu ruhum

sonra ben kustum 

siz konuşuyorum sandınız.


O kadar kuruttum ki kalbimi 

umarım silebilmişimdir izlerini


Senin tırnaklarınla kazıyarak 

geldiğin bu çimenli tepelere 

ben indirildim çünkü

hem de öylesine bir cezalandırma usülüydü bu.

Hoş sohbet bir masada sırf eğlence olsun diye

birbirine sataşan iki aşık gibi.

Keza buna muktedir ne yapılabilir 

inan bilmiyorum

Senin adını koyamıyor oluşum

beynimin içinde manasız bir diyar ve ben,

o diyarın alacakaranlığında 

kendime naylondan bir baraka yapmaya çalışıyorum.

Sana uzanmak için attığım her adımda

aydınlığımdan uzaklaştığımı biliyordum.

Nedense karanlığımın çığlıkları da 

bir o kadar uzaklaşıyor benden.

Bu anlamsızlıkları çantama koyuyorum elbet.





Bir sahil yürüyüşünde sıcacık ellerinle avutuyorum kendimi

Biz bir şarkının farklı versiyonlarını dinliyoruz sadece.

Senin kudretli diye atfedeceğin notalar benim için bir yağmur birikintisi tadında olmakla birlikte 

mayhoş bir lezzet veriyor.

Zira benim yüreğimin derininde yankılanan seslere senin kayıtsız bir acıyışla bakıyor oluşun ise

bunun bir nevi gerçekliğini kanıtlıyor bizlere.

Senin gözlerinde ve görülenin arkasında, köşelerde ve göz uçlarında saklanmaya çalışmış anlamlara hayran oluyorum.

Geçmişimden parçalar taşıyor insanlar

Haddimde olmamakla birlikte

"Bunun bilincinde değiller elbet

ve olmamalılar da zaten."

Öyle derdi yaşlı adam.

Sanki onun söylediği 

Benim gibi sahipsiz ve 

görünen dünyada kısıtlı kalmış birisi için kanunların üstündedir.

Zira hiçbir kanun bana uymuyordu 

Bu renksiz diyarın.

Hiç gitmediğime emin olduğum diyarımı özlüyorum pazar akşamları.

Bir süre daha bu limanda tutuklu kalacağımı söyledi bile denizci.

Onun sessizliğini öğrenmek için 

sizin kelimelerinizle boğdum kendimi.

değiştiğim beni bulmaya çalışıyorum.

Bu bardakları, bu çizilmiş tabakları ve acınası artıkları seyranı sefaya  dalmamı buna bağlıyorum.

Bir süredir seni hatırlamıyor oluşum 

kendimi başkalarına değil 

sana kapatmamdan geliyordu 

fakat 

anlaşıldığını omuzlarıma bindirdiği yükten anlıyorum ki 

Sen de tıpkı benim gibi başkalarında izlerini bırakmışsın haddinde olmadan

tıpkı bencileyin gibi.


Yorumlar

Popüler Yayınlar