Diaspora
Ahesle yanan sigara dumanı savrulurken masanın üzerine
narin ve titrek bir el uzandı pencere pervazına
giderek azalıyordu şehri çevreleyen sis
insanlar birer birer
dumanlı ve solgun binalardan çıkıyor
kendilerini sarıvermiş bu koca tufana dahil oluyorlardı
niyesini bilmiyorum
ama
bir mağara dibinde sırtını keskin ve heybetli kayalar yaslamış ilk insanlar gibiyim
ellerimde bir şeyler var
neyin ne olduğunu bilmeyen ellerimde
yara bere kaplı kollarım bunlar neden acı veriyor bilmiyorum
odamı bir ışık kaplıyor
öncesinde bir görme telaşına kapılıyorum ancak
bu yüzün olmalı
veya hüznüyle gelen güneş
selamlara atfedilen güneş
duruyorsun orada
sanki beni bir yola çağırıyorsun
tutup çekiyorsun beni yüreğimin en derin yerinden
emin olamıyorum
bu gidiş nereye diye sormak geliyor içimden
sonra hırsız suskunluklar sarıyor etrafımı
soramıyorum
bu soramama hali bir kızgınlığa dönüşüyor
kızgınlık bir tilki oluyor başımda
dönüp duruyor
masanın üzerinde
bir yerlerde diyorum sigara paketim olmalıydı
ellerimi nereye koyduğumu bilmediğim için
onu da bulamıyorum haliyle
e haliyle dimi..
sonra sen bakıyorsun
bir çift kahveli göz hatrına
çıkıyorum bu kaderci yola
beni burada tutmuyorlar elbet
kendi rızamla
bizzat senin ellerine vererek ruhumu geldim
inan zerrece dönüp bakmadım bile ardıma
ancak bedelini ödetmek için diyerek
bırakmıyorlar yakamı
kabuk bağlayan çığlıklarım var
ses çürüten acemi kabuslarım
durup sana bakıyorum
nereye gidiyor bu kendinden kararlı adımlar
bu soluk nerede atacak diyorum
diyorum ama
kendi halimdeyim
çınarların arasında
ormandan ve ormanlardan
renkler desteliyorsun
o narin ve tekraren söylüyorum titrek ellerinle..
nefes nefese kalıyorsun daha sonra
bilirim bazen yaşamak
arkasından korkmaya benzer
geleceğin arkasından
gelmemiş olanlar için bile.
durup izliyoruz öylece
olağanlaşmış bir şey olan
günün ve insanların aydınlaşmasını
kalmak istemiyorum lakin
bu limanlar bitmiyor be
beni buna korkulu halde bırakma.
Yorumlar
Yorum Gönder