Vanilyalı


Sanki mevsimler doğaya özeniyordu
Ve gökyüzü denizlere
Bozulup temizlenen sokaklar ve dallarında yapraklar

Sisli bir bahara pencere açıyordum
En sonundan alıp hayata giden bu akarsuda
Sen her pınar başında bana gülümsüyorsun.
Ve bir şarkı ile başladı gece
Yasak laleye aşık adamın
Yorgun hapis odasında
Soğuktan boğuk boğuk olmuş titrek ve ince sesiyle

Başladı yaşlı adam
Yavaşça oturdu taburesine
Yıllardır her akşam
Turuncu kaplayınca gökleri ve susunca insanlar
O anlatırdı limanları ve de ağlardı denizci
Çığlıklarını dalgalar yutardı.
Bazen yanan liman aklına gelirdi
Dolardı gözleri
Sadece senin tesellin avuturdu o mavilikleri

Bir sabah cümbüşünde
Fırınlarda pişen o acımasız ekmeğin
Kokusu sarıverince sokakları
Dağılıp giden bu gökkuşağının hemen ardında
O narin kadife gibi sesin sakinleştirirdi geceyi

Hayır,
Bırak bütün hüzünleri
Kırlangıçlar söyleşsin ardından
Çınar ve gölgesinde büyüyen böcekler
Çekip gitsin
Korku veren karanlıklarla birlikte
Nasıl kırmızı oluyorsa bazen gece
Öyle köpürsün dalgalar
Ve kentin tunç askerleri korusun
Uykularını..
Yüzündeki tek tebessüme hayran
Yaşlı adam anlatmasın hikayelerini
Çünkü hüzünle yoğrulmuş bu servilerdir
Aşkımı çıkmaza sokan
Bırak alevler sarsın ellerimi
Son notaya basılıp son şarkı söylenene dek
Saklısın bende
Her ne kadar haksızca bağırsam da...


Yorumlar

Popüler Yayınlar