Bir tanım telaşesi
Bir tanım gerek buna
Bir anlatım unsuru bulmak
Tutup getirmek gerek neredeyse varlığı
Kendileyin bir tasvir ve tezahüre mümkün
Sığıntı ve sıkışık bir anlatım istemez. Halbuki onu anlatmak
Onu
kelimelerin derinliğine emanet etmek bile yeterli gelmez kimilerine
Sisli bir gün sonu
Griliğin boğucu
Üst başa sinen yorucu yoğunluğu..
Bir el uzanıyor,
Gölgelerin altına esir düştüğü yerden
Bir el
Parmaklarda bir küçük heyecan
Parmak uçlarına kadar tesir etmiş nefes kesici koku
Yazarak zaman kaybettiğin her an
Zihnimin körpe boşluğunda
Yankılanan, esir alan o koku
Önümde çarşaf gibi bir denizin uzandığına eminim
Bir eminliği kendimden öne koymam asla
Sanki o eli tuttuğumda
Denizin üstünde ve altında bulunan bütün güzellikler benimle birlikte gelecek
Sanki o elmiş bana ayrılan
Ardımda kalan ve bana savaşın kanlı telaşını getiren ne varsa
O el ile kaybolacak
Anlamını zamana bile kaybetmeden yok olacak
İyi ve güzele ait ne varsa
Bir elin parmaklarımla buluşmasıyla başlıyor
Gencecik bir heyecanla tutuyorum o eli
Keza buna muktedir geliyor
Seleserpe bir yağmur
Ruhumun ona layık olduğunu
Onaylıyor sanki doğa
Böylelikle
Sinir uçlarıma dokunan o parmaklar ve zihnimde yankı uyandıran ve beni serkeş bırakan
İçre değen yeri yerlerden eden bir hezeyan
İki keskin uca kondurma gayreti güderek ilerlemiyor cümle.
Başlı başına var olan sen
Ve bir açıklık için kaybolan ben.
.jpg)
.jpg)
Yorumlar
Yorum Gönder